EKECE

120 1. Dünya savaşının doğu cephesi başlamıştır ve Van ilimize acil bir telgraf gelir. Buna göre süratle cepheye mühimmat sevkiyatı yapılmalıdır fakat  şehirde eli silah tutan az sayıda adam vardır geri yaşlılar, kadın ve çocuklardır.  Bu az sayıdaki adamında şehri taşnak çetelerine karşı korumak için şehirde kalması icab eder.  Cephaneyi öğrencilerle göndermekten başka çözüm bulamazlar.  120 tane gencecik fidanın kahramanlığının öyküsüdür. Son Savaşçı(Centurion) MÖ 117 yılında Britanya'nın yerlilerinden Keltler Roma ordularına karşı gerilla  taktikleri ile savaşarak  kök söktürmektedirler. Britanya valisinin emri ile 9. lejyon yaklaşık 3000 kişi ile yeni bir harekata başlar ama pusuya düşüp darmaduman olurlar. Hayatta kalan bi kaç asker önce esir düşen generallerini kurtarmak ister ama olmaz.  Sonrasında peşlerine düşen yaman Kelt savaşçılarından kaçarken  bi yandan da zorlu çevre koşullarına  karşı hayatta kalmaya çalışırlar. Amaçla...

Bu yazımız da Türkiye'de Islamın nasıl tahrif etmek istediklerini açıklayacağız. 20.yüzyılın yarısına kadar bir çok savaş ve iki defa dünya savaşı olmuştur.

Başarılı insanlara daima imrenmişizdir. Nasıl oluyorda bu insanlar bu kadar başarılı oluyorlar ? gibi sorular sormuşuz dur. Bu yazım da başarılı insanlar neler yapıyorlar da, başarılı oluyorlar ? Buna cevap vereceğim. 1- İrade Bu özellik olmazsa olmazdır. Bir işi yaparken işte irade kullanmazsanız, başarıya ulaşamazsınız. Başarılı olan insanların tamamı iradelerini kullanmışlardır. Hatta baktığınız zaman iradelerinin çok kuvvetli olduğunu görürüz. 2- Vazgeçmemek  Vazgeçmemekte olmazsa olmazdır. Başarılı insanların hayatlarına baktığımızda, hemen hemen hepsi büyük zorluklar görmüştür. Ideallerine ulaşmak için yine de yılmamışlardır. Savunduğumuz işin tamamen doğru olduğuna inaniyorsak, önümüze çıkan zorluklarda vazgeçmemeliyiz. 3- Erişilebilir Hedefler Önümüze hedef koyarken ulaşılabilir hedefler koymalıyız. Hedeflerimizi ne kadar ulaşılabilirliği kolay yaparsak, başarılarımızda o oranla artar. Başarılı insanlar önlerine ulaşılabilir hedefler koyarak yükselmiştir. Hedefleriniz...

Yaradılış açısından güç olarak erkekler kadınlardan üstün kılınmıştır. Lakin bu demek değildir ki erkek kadından güçlü diye ona şiddet uygulasın. Toplum ve ailede hem bayanın hem de erkeğin belirli görevleri vardır. Kadın yapıcı ve kurucu olmak zorundayken, erkek ise hem maddi hem manevi olarak aileyi kalkındırmak zorundadır. Şiddet demek sadece güç demek değildir. Şiddetin farklı türleri vardır. Şiddetin türleri: Fiziksel şiddet, Duygusal şiddet, Ekonomik şiddet, Cinsel şiddet, Tehdit etmek, Çocuğu kullanma, İzole etmek. Kadınlar bu şiddet türlerinin hiç birine layık değildir. Alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz(S.A.V), veda hutbesinde bizlere şöyle buyurmuştur: Kadınlar size Allah'ın emanetidir. Bu sebepten, bir bayana davranırken çok hassas olmak zorundayız.

Öncelikle Yazımın başında şunu belirtmek isterim ki, Anadolu da yaşayan insanların çoğunun atası Hz.Nuh'dan beridir bu coğrafyada yaşamaktadır. Şahsım Mahmut Hakkı KÖSE olarak ben atalarımın binlerce yıldan beri bu coğrafyada yaşadığına inanıyorum.Bilindiği üzere Anadolu medeniyetlerin beşiğidir. Bir çok millet gelmiş yerleşmiş ve bir çok devlet kurulmuştur. Günümüzden 12.000 yıl önce Anadoluda yaşayan insanların nüfus yoğunluğunun arttığı gözlemlenmiştir. Paleolitik çağın sonlarından itibaren bu bölgeye Balkanlardan ve Trakyadan; Frigler, İyonlar ve Lidyalılar. Kafkaslardan; Urartular ve Hititler. Güneyden ve Ortadoğudan; Asurlular ve Medler gelip yerleşmişlerdir. Bu milletler dillerine bakıldığında, Hint ve Avrupa kökenli oldukları anlaşılmıştır. Günümüzde Anadolu da yaşayan insanlar içinde Medler, Kürtlerin atası olarak Urartılar ise Ermenilerin atası olarak belirlenmiştir.Peki diğer milletlere ne oldu bu insanlar uçup gitmedi ya ? Çok büyük bir katliam yaşanmadığına göre nerdel...

Zamanın birinde bir adam varmış. Adam gezmeyi seven biriymiş hatta gezmediği yer kalmamış. Adamın tek gayesi; mükemmel bir bayan bulup kendisine eş etmekmiş. Günlerden bir gün yine adam gezerken adama şu soru sorulmuş: Yahu kaç zamandır gezersin hiç mükemmel bir bayana rastlamadın mı ? Soru karşısında adam: Aslında mükemmel bir bayan bulmuştum ama oda mükemmel bir adam arıyordu... Arkadaşlar mükemmel insan yoktur. Eğer ki mükemmel insan kimdir sorusu sorulursa, bu soru; örnek olarak yanlış bir matematik problemiyle uğraşmak gibidir. Ne kadar uğraşırsan uğraş sonuca varamazsın. Bu sebepten insanların kusurlarına karşı hoş görülü ve sabırlı davranmalıyız. Son olarak Mevlana Hazretlerinin buyurduğu sözü paylaşmak isterim.  "Kusursuz dost arayan dostsuz kalır."

İNSAN ÖMRÜNÜ UZATMA YOLLARI               İnsanoğlu yaratıldığı zamandan beri bu soruya yanıt aramıştır.Bu konuyu üç koldan ele alacağız.                                                          1)-Bilimsel olarak bu konu 18. yüzyıldan itibaren araştırmalara ağırlık verilmiştir.    Günümüzde ki yapılan çalışmaların sonucu, bilim iki sonuca varmıştır; Bunlar su hijyeni ve az yemek olduğudur. İnsanların hayatları boyunca kullandıkları suyun temizliği insan ömrünü etkiliyor. Az yemekte yapılan ve yıllarca süren deneylerden ortaya çikan sonuç az yiyen insanlar fazla yiyen insanlara göre uzun yaşamaktadır.    2)- Kültürel yönden yaşadığımız gezegende binlerce toplum ve bunların kültürleri var. Her kültürün binlerce yıllık yaşantısı ve deneyimi var.Konumuza bir kaç örnek vereceğiz. İlk olar...

Bu yazım da sizlere lise ile üniversitenin kesinlikle bir olmadığını, aralarında ciddi derecede farklar olduğunu gösteren bir yazı paylaşacağım. Örneklere başlıyorum; - Lise'de hoca bir konuyu anlattıkdan sonra anlamayan var ise tekrar anlatır. Üniversite de sınıfın anlamıyor olması veya uyuyor olması hocayı hiç endişelendirmez. - Benim üniversiteye başlayınca fark ettiğim; Lise de hoca tane tane yazdırırken, üniversite de hocanın ağızından her çıkanı ışık hızında not almak zorundasın. - Üniversitede sevmediğiniz hocaya selam verme zorunda kalmazsınız. - Lise de sınava 1 hafta çalışsanız güzel bir not alabilirken, tüm sınıfın sınava 4 hafta öncesinden çalışmaya başlamasına rağmen sınıfın %60'ının kaldığı yere üniversite denir. - Üniversiteyi ailesinden uzakta olup dışarda okumak isteyenlere spoiler vereyim; ailemi özlemem deseniz bile özlüyorsunuz. - Son olarak, lise de sabahtan akşama kadar okul varken; üniversite de kendi programınızı kendiniz düzenleyebilirsiniz.

1700'lerin başında doğan Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretlerinin en önemli eseri Marifetname'dir. Bu kitapta ilimdilimde yok yoktur. Matematik, astronomi vs. ilimleri ile ilgilenmiştir. Kitabın da benim en dikkatimi çeken yazısı; İnsanların fiziksel özelliklerine göre karakterlerini tanımlaması olmuştur. Marifetname kitabında karakter analizi için şunlar yazmaktadır; 1. Boyu uzun olan saf akıllı olur. 2. Boyu kısa olanın hilesi çoktur. 3. Orta boylu olan kişi akıllı ve güzel huylu olur. 4. Saçı sert olan keskin zekâlı olur. 5. Saçı yumuşak olan ebleh ve arsız olur. 6. Saçı sarı olanın işi gücü kibir ve gazaptır. 7. Saçı kara olanda sabır vardır. Böyleleri ile yakınlık kurmaya bak. 8. Saçı kumral olan ise güzel, huyca eşsizdir. 9. Saçı seyrek olan ârif ve zarif bir kişidir. 10. Saçı çok olan kadının anlayışı kıt olur. 11. Başı küçük olan kişinin aklı da az olur. Böylelerine sakın sırrını söyleme. 12. Başı büyük olanın aklı çok olur. 13. Başının üstü yassı olan keder ...

Insanların temel ihtiyacı olan yemeği nasıl yiyoruz ? Kaç defa çiğniyoruz? Bunların etkisi olur mu derseniz, okumaya devam edin cevabını veriyorum. Çok çiğnemenin faydaları; - Var olan hastalıklar hafifler - Iyi çiğnemeyi alışkanlık haline getiren insan, zamanla fazla kilolarından kurtulur ve ideal kilosuna ulaşır - Geleneksel tıbbın büyük üstadları, uyuşturucu, sigara, alkol bağımlılığı gibi eğilimlerin altında iyi çiğnememekten kaynaklanan açlığın yattığını, psikolojik rahatsizlarin temelinde  de iyi çiğnememe realiteninin yattığında hem fikirdir. - Iyi çiğnenmemiş yemek karaciğer, dalak, safra ve kalbe büyük bir ağırlık yükler. Bu merkezler de o tür hastalıkların kaynağıdır zaten. Çünkü bu organların durumu ruhsal dengeyi doğrudan etkiliyor.  Bu sebeplerden dolayı yediğimiz yemekten tutunda yemeği kaç defa çiğnediğimiz hem ruhsal sağlığımız hem de beden sağlığımız için oldukça önemlidir. Yemeği 15 ile 40 aralığında çiğnemeliyiz.

Başarılı olmak için öncelikle bizler, kendimiz ile barışık olmalıyız. Kapasitemizi bilip ona göre hedefler belirlemeliyiz. Ulaşamayacağımız hedefler planlayıp, hedefimize ulaşamadığımız da kendimize küseriz. Özgüvenden tutunda dışarıda ki insanlara olan davranışlarımıza kadar etkileniriz. Sonuç olarak ilk tavsiyem ulaşılabilir hedefler koyun. İkinci tavsiyem, yeteneklerinizi keşfedin. Ülkemiz de her aile yetiştirdiği çocuğunun iyi okullarda eğitim görmesini ister. Bu istek güzeldir ama iyi okullarda okuması için maalesef aileler çocuklarını robotlaştırıyor. Bunun en büyük örneği; Sınavda Türkiye 1.si olmuş bir insanın doğru dürüst cümle kuramayıp, iki kelimeyi bir araya getirememesidir. Hangi alanda kendinizi o işin üstesinden gelebilir ve huzurlu hissederseniz, o alana yönelin. Üçüncü tavsiyem,  Barış Özcan'ında önerdiği günde 10 dakika kitap okuyun (Zinciri kırma metodu). 10 dakika bence kısa gelir diyenler için okuma süresi arttırılabilir. Dördüncü tavsiyem,  bir işe baş...

Türkiye'de vatan sevgisini vurgulayan filmlerden birisi de Nefes filmidir. Filmde ki en dikkat çeken ve konuşulan sahne sen uyursan herkes ölür sahnesidir. Bu sahne kurgulanarak yazılmış bir senaryo değil, Türkiye Cumhuriyetimiz de yaşanmış bir olaydır. Sen uyursan herkes ölür sözünün gerçek sahibi; Eski asker şimdi ise güvenlik politikaları uzmanı Mete YARAR'dır.  Yarar bir gün Istanbul'da arkadaşları ile sohbet ederken, Mete yaşadığın anılarını anlatmıyorsun demelerine karşılık; 1994 yılında askerleri ile kritik bir bölgeye gittiğini buradada "Sen uyursan herkes ölür" olayının yaşandığını anlatmış. Yarar ve askerleri şartların kötüye gitmesiyle 7 gün boyunca dağda kalmak zorunda kalırlar. Onları dahada zorlayan 7 gün boyunca yağmurun yağmasıdır. Gece nöbet tutan askerin uyuduğunu gören Yarar, uyuyan askeri yatması için göndererek nöbet yerine başka askerini nöbetçi yapar. Sabah olduğunda bütün birliği toplayıp tıpkı Nefes filminde ki gibi askerlerin arasında...

Zayıf olan ve kendisini zayıf hisseden insanların problemlerinden birisi de kilosudur. Kilo almanın yollarını söylemeden önce ideal kilo kavramını açıklamak istedim. Sizin boyunuz varsayalım 170 cm en düşük ideal kilonuz 60 kilo iken en fazla ideal kilonuz 80 kilodur. Bu boy uzunluğuna ve bu kilo aralıklarına sahip olan bir insan sağlık konusuda endişe etmesine gerek yoktur. Siz de vermiş olduğum örneğe göre ideal kilo aralıklarınızı hesaplayabilirsiniz. Şimdi kilo almanın altın kurallarından bahsedeceğim. Yemek konusunda günde öğün şeklinde değilde az ama sık yemenizi öneririm. Iyi ama az yemekle kilo alınırmı derseniz açıklayayım; Az yeyin ama enerjisi yüksek besinler tüketin mesela fıstık ezmesi gibi... Benim sizlere tavsiye edeceğim yiyecekler; Yulaf ve süt. Bu ikilinin benim kilo alma aşamamda çok büyük yararları oldu. Yulaf ve sütün yanında imkaniniz var ise kuruyemiş çeşitlerinden kuru üzüm, ceviz, badem ilave edilebilir. Kilo almayı etkileyen faktörlerden biri de çok hareke...

Günümüzün en büyük sorunlarından birisi de pornografi. Insanların ergenlik çağına girmesiyle karşı cinse olan ilgisi artar. Hormonların tavan yapmasıyla çözümü cinsel içerikli sitelerde bulacaklarını sanarlar. Ergenlik çağını atlatana kadar pornografi izlemesi sonucu beyinde ki çoğu reseptörler zarar görmüştür. Daha sonrasında saplantılık haline gelen pornografi, ne yazık ki günümüzde göz ardı edilemeyecek kadar pornografiye bağımlı insan barındırır. Mesela Alexa Statistics isimli site, dünya genelinde internette en fazla aranan sitelerin istatistiğini yapar. En fazla aranan sitelerin ilk 100'üne baktığımızda %60-%70 oranında pornografi siteleri mevcuttur. Peki bu bağımlılık nasıl başlar? Beynimizde bulunan dopamin hormonu (mutluluk hormonu) pornografi izlenerek hormon seviyesi yükselir. Çok fazla izlenimde dopamin hormonu sınırı aşar ve bağımlılığa yol açar. Daha kötüsü ileri ki zamanlarda tedavi yollarına başvurulmazsa şizofreni, okb (takıntı), vb. sinir hastalıklarına yol açar....